Nakış Dergileri

30 Eylül 2011 Cuma

Salon tülü ya da Kuşkonmaz (Asparagus)

  Çoğumuz için yalan dolanla birleşmiş bir sözcüktür "asparagas". Meğerse aslı olan "asparagus" hepimizin "Salon tülü" olarak bildiği bitkinin Latincesiymiş. Anneannemin evinde de, bahçesinde de (şu yabani, yenen kuşkonmazı kastediyorum) vardı bunlardan. Gerçi bahçedekini hiç yemeye çalışmadık, bilmiyorduk yendiğini, sadece gül demeti yaparken yanına birkaç kuşkonmaz dalı eklerdik - pek yakışırlar birbirine. Daha sonraları hiç görmez oldum salon tüllerini. Kendi bitki koleksiyonumu yaparken de çok aramıştım çiçekçilerde, nafile... En son yurt dışında yaşayan bir arkadaşımdan rica ettim, bana 3 farklı türün tohumlarını yollamıştı. Sadece bir türünün 4 tohumunu yaşatabildim, yetiştirebildim, hâlâ da en sevdiğim bitkilerden kendileri...
   Geçenlerde Kızılay'a bir işim düştü, çiçek pazarlarının (Sakarya Caddesi kısmındaki Selanik Caddesinde olanlar) yanından geçeyim de neler var bir bakayım dedim. Normalde oradan asla çiçek bitki almıyorum - fiyatlarını "biraz" fahiş bulduğum içindir. Sadece yeşillikleri görmek hoşuma gidiyor, bir de oralarda yeni bir bitki görürsem demek ki büyük ihtimalde yapı marketlerinde de aynısından satışa çıkmıştır, hem de çok daha ucuza... Ama bu sefer kuralımı bozdum. İlk gördüğümde gözlerime inanamadım - "gerçek" salon tülü! Hemen yanına koşup fiyatını sordum ve 10 liraya kıyıp oradan bir tanesini aldım. Artık evimde 2 tür kuşkonmazım var. Yeni gelen tülüm saksının ve toprağın değişmesini bekliyor... Bu olaydan dolayı da bugün kuşkonmazları (namı diğer salon tüllerini) anlatmaya karar verdim.

    Dünyada 300'den fazla türü bulunan, ama evlerde en fazla 3-5 türü yetiştirilen bir bitkidir. Yaprakları incecik, daha çok çam iğnelerine benzer. Bu yaprakları sayesinde de çok narin, havaî duruşları vardır. Türkiye'de en popüler ve adı "salon tülü" olan Asparagus Plumosus Nanus (benim "gerçek" salon tülü dediğim işte bu tür;") )

    Avrupa'nın balkonlarını süsleyen Asparagus densiflorus 'Sprengeri' 

 ise daha sarkık, kalın dallara sahiptir ve dallarda minik, sivri dikenleri vardır. Dalları 1,5-2 metreye kadar uzayabilir. Yazın kolayca çiçeklenir ve meyve verir. Bu tür makrome saksılara çok yakışır. Türkiye'de pek yaygın değildir, adı da "Çıtır kuşkonmaz"mış.

   Türkiye'de pek bilinmeyen, Amerika ve Avrupa'da "Tilki kuyruğu" adı altında sıkça yetiştirilen bir tür daha Asparagus densiflorus 'Meyeri' 

  
Yeni başlayanlar için harika bir bitkidir kuşkonmaz, çünkü bakımı pek zor değildir ve kolayca yeni ortamlara ve koşullara ayak uydurur. Fakat en güzel şekline pencerelere yakın yerlerde (ama direkt güneş ışınlarından uzak) , nem oranı biraz yüksek ve ısı yazın 20-22, kışın ise 15-18 derece olan ortamlarda ulaşır. Isı 10 derece ve altına düştüğünde veya çok sıcak ortamlarda kuşkonmazlar zarar görebilir. Ben kuşkonmazlarımı ilkbaharın sonuna doğru hafif gölgeli balkonuma alıyorum, eylülün sonunda-ekimde de tekrar eve götürüyorum.
  Sulama bol yapılır, ama sulamalar arasında toprak hafif kurumalıdır. Suyu biraz eksik vermek çok vermektense iyidir, çünkü fazlası kökleri kolayca çürütebilir. İlkbaharda ve yazın (yani kuşkonmaz büyürken) 2 haftada bir suyla birlikte besin de verilmelidir. Sıcak havalarda ve kuru, kaloriferli ortamlarda arada bir dallarına fısfısla su püskürtülmelidir. Yazın balkondayken kuşkonmazlarım daha bol sulanmış oluyor (ama gene de suyu vermeden önce toprağın kuruyup kurumadığını mutlaka kontrol ediyorum ve sadece kuruysa suluyorum) ve bol bol da fısfısla "duş" alıyor.
   Kuşkonmazların toprağı genellikle ilkbaharda değiştirilir (ama benim eylül-ekimde değiştirdiğim de oldu). Saksı ve/veya toprak değiştirilirken köklere ve yumrulara zarar vermemeye çalışın. Hafif, geçirgen, zengin, biraz kumlu toprakları sever.
    En kolay çoğaltma köklerin bölmesiyle yaz-kış yapılabilir. Tohumlardan yetiştirmek için ise şubat-martta tohumlar 2 günlüğüne ılık temiz suda bekletilir, sonra temiz, dezenfekte edilmiş toprağa 0,5-1 cm. kadar gömülür, sıcak ve karanlık bir yerde örtü veya cam altında tutulur. Toprağın ısısı 24-27 derece olacak. Sulama püskürtmeyle yapılmalı ve kaplar her gün havalandırılmalıdır, aksi takdirde tohumlar ve toprak mantar ve küften zarar görebilir. Tohumlar genelde 3-6 hafta arası filiz verir. Filizler çıkınca cam ve örtü kaldırılır, toprak kapları biraz daha serin ve ışığı bol olan bir yere alınır. Sulamalar arasında toprak hafifçe kurutulur. (Ben işte bu kadar zorluktan dolayı 20 küsür tohumun çoğunu çürütmeyi başarmıştım zamanında).

   Önemli not: Eğer kuşkonmarların dalları kışın "kelleştiyse" bunu çok fazla dert etmeyin. Olağan sulamalara devam edin, martın başındaysa beğenmediğiniz tüm dalları köke yakın yerden kesin. Bir-iki hafta içinde yeni, güzel ve bol yapraklı dallar tekrar çıkacaktır.

25 Eylül 2011 Pazar

Kanaviçeye başlarken bilmemiz gerekenler 1. Kumaşlar

   Bu hafta sonu çalışma masamdaki dağınıklılığı yok etmeye karar verdim. İşe de bir yığın kâğıtla başladım - son bir yılda tuttuğum çeşitli notlar, farklı farklı konular. Tabii ki bu kağıtları çöpe atmadan önce bir gözden geçireyim dedim ve kendim bile şaşırdım – ne çok yararlı şey bulmuşum zamanında. Ne çok araştırma ve hazırlık yapmışım. Kıyamadım notlarıma, içinde yazılanlara hâlâ ihtiyacım oluyor zaman zaman. Fakat kaybetmeyeyim ve daha düzgün ve kolay ulaşılabilir bir yerde olsun diye bloguma aktarmaya karar verdim. İlk derlemem de kanaviçe ve çarpı işi üzerine olacak.  
  
Çarpı işi ya da kanaviçe, “kareli” ya da gözenekleri net bir şekilde görünen ve eşit dağılan bir kumaşta yapılan bir nakış türüdür. Küçük, eşit uzunlukta çarpı ilmekler ortaya çıkar. Desenler de bu ilmeklerden oluşur.
 Nakış genellikle Aida kumaşı (Türkiye’de bu kumaşa “etamin” denir), Evenweave  ya da Linen (yani keten) üzerine yapılır. Bu kumaşların farklı dokuma sıklıkları, yani “kaunt’ları” var (count = 2,5 santimetrekareye (yani 1 inch kare) denk gelen gözenek sayısı).

Aida kumaşı, yani etamin, çarpı işine yeni başlayanlar ve görme bozukluğu olanlar için idealdir. Çünkü hem kumaşın kendisi genellikle kasnak (= gergef) gerektirmeyecek kadar sert oluyor, hem kumaşın iplikleri belirgin bir şekilde kareler halinde. Gözenekleri bulmakta da fazla zorlanmayacaksınız – iplikleri kolayca sayılabiliyor ve iğneyi nereye batırmanız gerektiğini de görüyorsunuz. 6, 8, 11, 14, 16 ve 18 kauntları bulunur. Sayı ne kadar büyürse, o kumaşta işlediğiniz motif o kadar küçülür. Şemada gösterilen her kare bir kumaş "karesine" denk geliyor. 
Metre ile satılan etamin 110, 158 ve 180 cm. genişliğinde olabiliyor. Ayrıca internet mağazalarında önceden kesilmiş parçalar halinde de satılıyor.
Değişik renklerde (beyazdan siyaha kadar), simli, kumaşın üzeri desenli (örn., DMC İmpressions Aida) ve hatta kumaşın üzeri hazır kare kare teyellenmiş (örn., DMC Magic Guide Aida, 40 derecede yıkadığınızda çizgiler yok oluyor) olabiliyor. En fazla renk ve desen seçenekleri 14 count’luk kumaşlarda bulunur. Projelerde de en fazla kullanılan 14 ve 16 kauntluk etamindir. 
14 ct etamin birkaç renk örneği
14 ct baskılı etaminler Impressions DMC'den
 Fakat unutulmaması gereken en önemli nokta şu – etamin üzerine işlenecek projede sadece ve sadece tam ve yarım çarpı işlenebilir (bu kumaşın dokuma özelliğinden kaynaklanır).

İşlenmesi biraz daha maharet isteyen Evenweave kumaşı da soldan sağa ve yukarıdan aşağıya 1 santimetrede aynı sayıda ipliklere sahiptir. Yani bu kumaşta da çarpı ilmekler düzgün ve eşit uzunlukta oluyor. Ama nakış etaminin aksine 2 iplik üzerinden yapılıyor, bu yüzden de kauntları biraz farklı – 20, 25, 28, 32, 36. 28 kaunt evenweave = 14 kaunt etamin.
En zor işlenen kumaş türü de keten, yani Linen. İplikleri her zaman eşit bir şekilde dağılmış olmayabiliyor, haliyle çarpı ilmeklerin uzunluk ve genişlik oranları aynı olmayabilir. Bazı kaynaklarda keten evenweave kumaşlarından sayılır. Nakış 2 iplik üzerinden yapılır, kauntları da evenweave kumaşıyla aynı. 
Evenweave ve keten kumaşlarının da cinsleri var (örn., Lugano, Belfast, Edinburgh, Cashel vs.), çok çeşitli düz ve ebruli renkleri bulunur. Bu kumaşların dokuma özelliğinden dolayı üzerinde rahatça ¼ ve ¾ çarpı ilmekler işlenir.
32 ct belfast keteni, birkaç renk örneği

Ayrıca, çarpı işi nakışıyla işlenmesi için uygun birkaç ürün daha var: değişik genişlikte etamin ve keten bantları, havlular, masa örtüleri, hatta alışveriş çantaları… Ve çarpı işi için uygun olmayan bir kumaşa nakış işlemek isteyenlere yardımcı olabilecek harika 2 ürün daha – “soluble canvas” dedikleri, suda 50 derecede yıkanınca çözülüp yok olan kanaviçe çeşidi ve “waste canvas” diye adlandırılan (ya da bazı üreticilerin “tear away canvas” dedikleri) bildiğimiz kanaviçe kumaşı. Bunlar normal kumaşların üstüne teyellenir, kumaş kasnağa gerdirilir, nakış yapıldıktan ve kasnak çıkarıldıktan sonra da ya yıkanır (suda eriyeni için), ya da kanaviçe iplikleri cımbızla tek tek çekilip atılır. 

Çarpı işine uygun kumaşlarının en ünlü üreticileri CharlesCraft, Inc. (ABD), Wichelt Imports, Inc. ( renk ve count yelpazesi inanılmaz!), DMC, Zweigart, M.C.G. TEXTILES

Notum:
Maalesef, yukarıda anlattığım kumaş ve ürünlerin çoğunu benim bildiğim el işi mağazalarında hiç görme fırsatım olmadı. Bütün bu zengin seçenekleri yabancı Internet mağazalarının bazılarında bulabilirsiniz. Fiyatlar da bazen (hele söz konusu kumaş keten ise) çok etkileyici olabiliyor ;”).

17 Eylül 2011 Cumartesi

Mavi örgü tunik

   Malüm, sonbaharın gelişiyle Ankara'nın havası bayağı bir değişiyor - gündüzleri hâlâ çok sıcakken, akşam güneş battı mı hava ciddi bir şekilde serinliyor. Bendeniz çok üşüyen biri olarak daha eylülün ilk haftasında, akşam yürüyüşlerine çıkarken ya da sabahın erken saatinde bir yere giderken muhakkak uzun kollu bir şey giyerim. Eh, yumuşacık, örgülü bir hırka ya da kazağın yerini de başka hiçbir kıyafet tutmaz bence. Bir de üşüdükçe illâ ki bir şeyler öresim geliyor... Son 2-3 yıldır örme ipliği hiç almadım (nakışa başladığım günden beri nakış ipliklerine takmış vaziyetteyim ;") ), ama bir şey almaya ihtiyacım da yok - evimdeki yün stoku o kadar büyük ki, yünleri sığdıracak yer zor bulunur... En eski alım tarihi de muhtemelen 10-13 seneyi bulur, yani o yünler artık üretilmiyor da, o yünleri örenlerin eşyaları da eskimiş atılmıştır herhâlde... 
   Şu stokları biraz bir eriteyim dedim ve ilk olarak zamanında Şık Düğme'den 200 gramlık iki yumak halinde aldığım ince, yazlık denecek kadar yumuşacık iplik çıkardım. Hoş mavimsi bir rengi var, içinde biraz mor, lilâ, yeşil ve sarımsı tonlarda noktacıklar, hafif melanj bir iplik yani. Miktarı sınırlı olduğundan basit,  V yakalı bir tunik örmeye karar verdim. 3 numaralı şişle düz örgü. Örülmesi hızlı ama biraz sıkıcıydı, o yüzden 2 haftada ancak bitirdim... 
   V yakayı biraz fazla abartmışım, bu şekilde giyilmesi rahat olmazdı. Söküp tekrar örmeye de üşendiğim için içine küçük üçgen bir parçayı örüp dikmeyi tercih ettim. Bu yılın modasına da uymuş galiba, hani dışarda gördüğümüz her 2 tişörtten birinin V yakasında da başka renkte bir kumaş parçası var ya, sanki içine bir şey giyilmiş gibi...
   Basit bir model, ama kot pantolonla çok güzel durmuş... Bu da etiketleri ve iplikten geri kalanı...
 
Bu akşam başlamayı düşündüğüm küçük hırka çok daha fazla "süslü" olacak, aran örgüsünü deneyeceğim.

9 Eylül 2011 Cuma

Küçük bir kahkaha çiçeği

  
"50 Blossoms by Kathy Wirth" kitabından 10 numaralı çiçek "Morning Glory" 34 x 41 (genişlik x yükseklik),
Anchor iplikleri, 11 renk.
14 count Aida DMC üzerine (renk numarasını bilmiyorum, ama linen Aida'ya benziyor).
Yaptığım tek değişiklik - 2 iplik yerine 3 iplik kullandım. Ve henüz karar veremediğim bir şey daha - backstitch'ini yapayım mı, yapmayayım mı? Yeşil iplikle başladım, ama bana bütün işi bozuyor gibi geldi...

5 Eylül 2011 Pazartesi

Paşakılıcı (Sansevieria)

   En dayanıklı bitkilerinden biridir paşakılıcı. Çok fazla bir şey istemez sahibinden, ama görüntüsü yapay bitki denecek kadar güzel olur genelde. 
   Ben paşakılıçlarını çocukluğumdan beri pek severim, ama kendi bitki koleksiyonuma başladığımda bu çiçek evimde uzun zaman yoktu. Büyük marketlerde ve çiçekçilerde bir ara hiç bulunmazdı. En son, artık umudumu yitirdiğimde, bir arkadaşımın evinde görüp kökle beraber küçük, taze bir sürgün kesmiştim. Nedendir bilmem ama en az 7-8 yaşında olmasına rağmen hâlâ da pek ufaktır, çok büyümüyor. Yaprakları biraz kıvrık gibi, kenarlarında ince sarı çizgiler var.
Sansevieria trifasciata Laurentii
   İkinci paşakılıcım bize 2005 yılının sonuna doğru hediye olarak geldi. Devasa bir saksıda devasa bir bitkiydi. Bazı yaprakları neredeyse 2 metre uzunluğundaydı, sürgünlerin sayısı da o kadar fazlaydı ki, toprağa ulaşmak imkânsızdı. Ve hâlâ da yeni sürgün vermeye devam ediyordu. İşte bu paşakılıcı 2006'nin haziranında hepimizi şaşırtmıştı -  çiçek açmaya başlamış!.. O zamana kadar tüm çiçek seven arkadaşlarım ve ben, paşakılıçlarının çiçeksiz bitkiler olduğunu düşünürdük. Çiçekleri pek büyük ve gösterişli değildi, ama akşama doğru bütün ev tatlı, vanilyaya benzer bir kokuyla dolardı... Ve bu 2-3 hafta kadar sürdü... Maalesef, çiçeklerden sonra çiçek veren tüm sürgünler yavaş yavaş öldü (doğada da öyle oluyormuş), ama geride o kocaman saksıyı patlatacak kadar çok "yavru" kalmıştı. Şimdi de onlar evimi süslüyor.
benim Sansevieria grandis'im çiçek açmış

   Bir de kayınvalidemden ancak ikinci kez aldığımda yaşatabildiğim bir tür daha yaşıyor evde, "cüce" paşakılıcı dediğim yakışıklı(lar). Şu an hızlı çoğalma devrindeler, topraktan neredeyse her gün yeni bir "yavru" çıkarıyorlar.
sansevieria trifasciata Hahnii

   Paşakılıcı bakımı:

  •    odada istediğiniz yerde durabilir, loş ışıktan bile korkmaz. Güneşi bol alan bir yerde dursa renkleri daha canlı ve çizgileri daha belirgin olur. Ama direkt güneş ışınlarından korunması gerekir, yoksa yaprakların üzerinde çok çirkin güneş yanıkları oluşabiliyor.
  •    yazın en ideal ısı 25-27 derece, ama benimkiler kapalı terasın sıcağına (50'ye kadar çıktığı da oluyor) da gayet rahat dayanıyorlar. Kışın ise 12-15 dereceden aşağı olmaması gerekir.
  •    en dikkatli olmanız gereken husus - sulama. Kesinlikle fazla sulanmaması gerekir, sulamalar arasında toprak iyice kurumalıdır. Kışın (hele bir de odadaki hava soğuksa) ayda bir sulamak bile yeterli oluyor. Sularken çiçeğin ortasına su dökmemeye çalışın, bitki kolayca çürüyebilir.
  •    kaktüs besinlerinden ilkbahardan yazın sonuna kadar arada bir kullanılabilir (ben iki haftada bir veriyorum). Kışın kesinlikle besin kullanmıyorum.
  •    yapraklarını arada bir nemli bezle siliyorum, tozlanmasınlar - hem daha hoş ve bakımlı bir görüntü olur, hem daha fazla oksijen salgılarlar.
  •    istediğiniz toprağı rahatça kullanabilirsiniz. Ben tüm bitkilerim için her zaman yapımarketlerinden  aldığım hazır, hafif ve geçirgen toprak kullanıyorum. Saksı da çok derin olmak zorunda değildir, çünkü kökleri genelde yüzeye yakın bulunur.
  •    gerekirse ilkbaharda saksı ve toprağı değiştirilebilir. Gene ilkbaharda da bitki  kolay bir şekilde çoğaltılabilir: topraktan hafifçe ve dikkatlice temizlediğiniz kökler keskin, temiz bir bıçakla ortadan kesilir. Kesik yerlerin biraz kuruması için yarım-bir saat kadar açıkta bekletilir, sonra kesik yerleri kömür tozuna batırılır ve başka bir saksıya alınır. 
  •    paşakılıcınız çiçek açsın istiyorsanız, ona biraz "eziyet" etmeniz gerekir - (direkt ışınları almayan) güneşi bol olan bir yer, toprağı uzun zamandır değişmeyen ve artık çok dar/küçük gelen saksı + düzensiz ve yetersiz sulama. Genelde işe yarıyor...

4 Eylül 2011 Pazar

Kanaviçe Besmele

   Bir haftadır bloguma resimleri yüklemeyi başaramadım, bugün nihayet internetim düzgün çalışıyor. Hemen sonucu göstereyim. Besmeleyi arife sabahı bitirdim, soğuk suyla ve sıvı deterjanla yıkayıp
köpüklü "çerçevesi" de çok hoşuma gitmişti, serap gibi duruyor
 (ki her zaman nakışlarımı yıkıyorum, sanki yıkandıktan sonra daha düzgün duruyor) kalın bir havlu üzerinde, fazla bastırmadan ütüledim ve çerçeveciye götürdüm.  Beğenerek seçtiğim çerçeve her nedense olmamış, adam kendi kafasına göre başka bir şeyle değiştirmişti. Neyse ki yeni sahibi çok memnun kaldığı için ben de memnunum...

İşin komik tarafı, daha son çarpıları işlerken sonraki projem ne olacak diye düşünmeye başlamıştım bile... Bu sefer çok renkli bir şeyler düşünüyorum... Aklımda birkaç seçenek var ama şimdilik çok kararsızım...
Biraz daha ayrıntılı görmek isterseniz buradan indirip inceleyebilirsiniz. ;"))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...