Nakış Dergileri

12 Mayıs 2012 Cumartesi

    Kitap okumaya zamanım var da kafamdaki el işi projelerine bir türlü başlayamıyordum. O kadar çok fikir var ki, artık liste yapmazsam unutacağım çoğunu. İş yoğunluğu ve bir sürü başka bahane sebep buldum kendime, bir güzel "okuyarak" vakit geçiriyordum. Ama bu hafta içinde Kazakistan'dan, iş gezisinden dönen bir arkadaşım, oralardan bana bir hediye getirdiğini telefonda söyleyince çok merak ettim. Dün akşam getirdiğinde de çok sevindim ve şaşırdım - hiç bu taraklarda bezi olmayan arkadaşım bana Rus yapımı bir nakış kiti almış: içinde etamini, iplikleri, iğnesi, siyah-beyaz şeması ile. Gelincikleri çok sevdiğimi biliyor, bir alışveriş merkezini mi ne gezerken vitrinde bunu ve benzerlerini görünce almaya karar vermiş. Fiyatını tüm ısrarlarıma rağmen söylemedi (ayıp ettiğimi biliyorum, hediyenin fiyatı sorulmaz, ben sadece Türkiye'de satılan kitlerle karşılaştırmak için sordum) - ama buradakilerden kat kat ucuzmuş, çünkü eski Sovyetlerde çarpı işi çok popülermiş, haliyle kendi üretimini yapan çok firma varmış...

   İpliğin markasını bilmiyorum, ama etamin çok kaliteli - Zweigart'mış. Sanırım bu etamine kalitesiz iplik konmazdı... Tabii ki dayanamadım, hemencecik açıp içindekilerini iyice inceledim.
   Bu sabah kedigillerimiz uyutmadı, 5 buçukta uyanınca ev işi pek yapılmıyor - gürültü olur, herkesi uyandırırım diye rahatsız oluyorum. Sabahın köründe dayanamadım, "azıcık bi deneyeyim" diyip işlemeye koyuldum.
şimdilik bu kadarı bitti
   Minnoşum bir ara gelip yaptığım işle çok ilgilendi - kağıtların altına girmeye çalıştı, etamini ısırmaya ve patilemeye uğraştı, iplikle ve kalemle oynadı. Sonra da tam şemanın ortasına yatıverdi, niye sabah sabah onunla ve bahçeyle ilgilenmediğimi çok merak etmiş olmalı...

   İlk defa çok renkli bir şey işlediğim için yöntemimi henüz geliştiremedim, sadece ortadan başlayıp renk renk gideceğim galiba. Ama şimdiden şunu söyleyebilirim - işlenmesi tek renkliden daha zor olsa bile, kesinlikle daha eğlencelidir. Renk değiştikçe ve şemayı sürekli takip etmek zorunda kaldıkça sıkılmaya zaman bulamıyorum. ;") Şimdiden de sonucunu görmek için sabırsızlanıyorum...
    Tek bir sorunum kaldı - ben şimdi kitap mı okuyayım, bunu mu işleyeyim? Arada kaldım işte...

11 Mayıs 2012 Cuma

Gözlerini sımsıkı kapat - John Verdon

   
   Bu kitap şubatta çıktı. Ama ben o zaman hâlâ John Verdon'un neredeyse 1 yıllık gecikmeyle keşfettiğim ilk kitabını okumakla meşguldüm. Ve bitirdiğimde her ne kadar hemen ikinciyi de alıp okumak istediysem de biraz beklemeye karar verdim - daha önce aynı yazarın kitaplarını (birbirinin devamı olmayan kitaplardan bahsediyorum) neredeyse peş peşe okuduğumda bunun çok yorucu ve bıktırıcı olduğunu bulmuştum. Aynı yazar hep aynı taktikleri ve aynı sözcükleri kullanır, hatta farklı kitaplarda aynı cümleleri kurar, vs. vs. ... Zaman geçtikçe bu kadar ayrıntılı olarak kafamda kalmıyor, e haliyle de hep aynı şeyleri okuyormuşum gibi de gelmiyor :-o

   İkinci kitaba bu pazartesi akşamı başladım. Bulduğum her fırsatta okumaya çalışıyorum; çorbayı pişirirken bile bir elimde kitap, diğer elimle tenceredekini dibi tutmasın, topaklanmasın diye karıştırıyorum - eşim ilk gördüğünde bu halimi çok gülmüştü. Henüz 42. bölümüne geçtim (yarılamışım neredeyse), ama "Gözlerini sımsıkı kapat" da tam zevkime göre bir kitapmış... Hızlı okunan, sürükleyici, heyecanı iyi ayarlanmış, devamının ne olduğu konusunda merakı hep canlı tutan, konusu yürek parçalamayan (örneğin, Zülfü Livaneli'nin "Serenat"ı gibi) - daha ne isteyeyim?..  

   Yarın cumartesi, işe gitmek zorunda kalmayacağım için iple çekiyorum - okumayı bitiririm. Ve umarım, kitabın sonuna yaklaşırken hâlâ aynı fikirde olurum...
  

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kanaviçe dergisinin 26.sı raflarda yerini aldı

   İnternet sitelerinde satışı 2 hafta önce başlamış, Ankara'daki el işi dükkânlarına ise yeni yeni teslim ediliyor 26 sayılı Kanaviçe dergisi. Bu sefer de, her zamanki gibi, dopdolu ve her zevke göre 15 proje hazırlandı kanaviçe sevenlere ;)))
İçindekileri bu sefer yazmak yerine dergiden fotoğrafla anlatmaya karar verdim, umarım dergidekiler bana kızmazlar :).


   Bu arada: Bu sayıyla, el işi dergilerimi ve broşürlerimi rahat rahat saklamak ve bulabilmek için geçen senenin başında karton kutudan yaptığım 2 dergilik de doldu. Üçüncüsünü yapmam farz oldu ;) ...

1 Mayıs 2012 Salı

Elmalar çiçek açmış...


   Aslında epey oldu elma ağaçları çiçek açalı, hatta belki artık pek çiçekleri kalmamış... ama ben bu güzel narin çiçekli hallerini o kadar çok seviyorum ki "blogumda da birkaç resim dursun da içim karardıkça onlara bakıp ferahlayayım" dedim... İlkbaharın en güzel anları hep yanımda olsun istedim...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...