Aslında ev bitkileri ve balkon/teras bitkileri çoğu zaman farklıdır,  fakat ben evdekilerini ilkbaharda terasın üstü kapalı tarafına atıp  sonbahara kadar orada tuttuğumdan olsa gerek çok da fazla öyle ayrım  yap(a)mıyorum. Evimin ve hâliyle terasımın “demirbaş”larından kurdela,  telgraf çiçeği ve aşkmerdiveni çoook uzun zamandır bizimle yaşıyorlar.  Hepsinin de artık Allah bilir kaçıncı neslidir. Bana göre, üçü de yeni  başlayanlar için idealdir, çünkü öldürülmeleri neredeyse imkânsız,  bakımı ve gerektiğinde çoğaltılmaları da çok kolaydır.
 Kurdela çiçeği (Chlorophytum comosum)birkaç  türü olan en popüler ev bitkisidir, galiba. 15 sene önce evimize ilk  gelen yeşil yaratık oydu. İlk “bahçıvanlık” denemelerimi de onun  üzerinde yapmıştım. Kurdelayı mutlu etmek için yapmanız gereken sadece  bunlar:
Kurdela çiçeği (Chlorophytum comosum)birkaç  türü olan en popüler ev bitkisidir, galiba. 15 sene önce evimize ilk  gelen yeşil yaratık oydu. İlk “bahçıvanlık” denemelerimi de onun  üzerinde yapmıştım. Kurdelayı mutlu etmek için yapmanız gereken sadece  bunlar:
-   hafif gölgeli (idealde, sabahları ya da akşamları 1-2 saat güneş gören) bir yer,
-   hafif, geçirgen toprak (ben yapı marketlerinden çok amaçlı toprak alıyorum), ilkbaharda değişmesi gerekir,
-   arada bir bol sulama (sulamalar arasında toprak hafif kurumalı, ilkbahardan sonbahara kadar neredeyse her sulamayla biraz da bitki besininden ekliyorum),
-   bazen üşenmeyip de ona duş yaptırırsanız harika olur.
Bu arada: Ben kurdelamı terasa baharın başında atıyorum, yeter ki  gece hava ısısı sıfırın altına düşmesin. Sonbaharda da geceleri ısı sıfıra  düşmeden içeri almıyorum.
Bu kadar işte.
İlkbaharda toprak değiştirmek için kurdelamı baş aşağı edip eski  saksısından çıkarıyorum, genelde kökü bütün saksıyı kaplamış ve toprağı  “yemiş” oluyor. Üzerindeki toprakları fazla dökmeden, kurdelamın kökünü  bıçakla ortadan 2 parça halinde kesiyorum. Eski saksıyı iyice cifleyip  duruladıktan sonra alt kısma biraz strafor köpüğü koyuyorum (2-3  santimlik katman, ufak parçalar halinde – bunlar çakıl taşları yerine  geçiyor), üzerine bir katman taze toprak ve bitkinin yarısını üstüne  oturtup saksının kalanını taze toprakla dolduruyorum. Diğer yarısı için  de aynı işlemi uyguluyorum. Can suyunu verdikten sonra da 1-2  haftalığına gölgede bırakıyorum, hiç güneşe çıkarmıyorum. Bu süre içinde  besin de kullanmıyorum – “yaralanmış” kökleri hemen beslemeye  başlarsanız daha kolay çürüyebilirler.
Ha! Eğer kurdelayı bölmek istemezseniz, sadece daha büyük bir saksı  seçin. Saksı ne kadar büyük olursa, çiçeğin boyutları da o kadar büyük  olur yazın sonuna doğru.
Dalların her tarafından sarkan “yavrularını” da kolayca  köklendiriyorum. Ya hiç dalından kesmeden yavruyu toprağa hafifçe  gömüyorum, birkaç hafta sonra da artık gereksiz olan “göbek bağını”  kesip, köklenmiş yavruyu başka bir saksıya alıyorum. Ya da ılık suda  yavruların köklerini vermesini bekliyorum ve haydi yeni saksılara…  Bu  arada toprak değiştirme ve yavruları köklendirme ilkbahardan sonbahara  kadar (ve evin sıcak ortamında kışın bile) yapılabilir.
Şimdiye kadar birkaç kere terasıma saldıran haşaratla ve  hastalıklarla uğraşmak zorunda kaldım, fakat hiçbirinde kurdelam  etkilenmedi. Yani, bitmiş, sinekmiş, küfmüş,.. hepsi de kurdelayı  görmezden geliyor.
Burada benimkilerin 2010 hali (üsttekiler yeni köklenmiş yavrular, alttakiler - anaç kurdela çiçeklerim), bu sene henüz bakımını yapmadım.


 
