Terasımın ikinci “demirbaş” bitkilerimden kendisi. Bence en çok  makrome saksılarına yakışır ve yeni başlayanlar için harika bir bitkidir  aşkmerdiveni.  Onun da bakımı inanılmaz kolaydır. İlkbaharda toprağını  değiştirirseniz, sulamayı unutmazsanız (sulama suyuna ilkbahardan  sonbahara kadar da her hafta besin koymayı ihmal etmezseniz), ha bir de  hafif ya da tam gölgeli bir yerde tutup arada bir fısfısla yapraklarını  nemlendirirseniz, keyfi yerinde olur. 
   Çiçekli bitkileri seviyorsanız, aşkmerdiveni sizin için değildir –  eğrelti otları asla çiçek açmazlar. Daha fazla sayıda bitki elde etmek  için onu saksıdan çıkarın, keskin temiz bir bıçakla toprakla köklerini  ortadan ikiye kesin ve her bir yarısını ayrı saksılara tekrar ekin.  Bu  şekilde çoğaltıldığında çok hızlı büyümeye başlıyor ve bir ay geçmeden  elinizde “yetişkin” bir bitkiden ayırtedemeyeceğiniz dolgunluk ve  güzellikte bir “yavru” oluyor. Ben normalde yılda 2 defa toprağını  yeniliyorum, çünkü aşkmerdivenlerinin tümü çok hızlı gelişip büyüyen ve  dolayısıyla yaşlanan bitkilerdir. Toprağını da fazla sömürüp içinde  besin bırakmıyorlar. Yüksek büyüme hızından kaynaklanan bir sorunları da  var – alt “dalları” hızlı yaşlandığı için yaprakçıkları sararıp  dökülürler sürekli, bu da hem çirkin bir görüntü, hem de yerlerde  pisliğe sebep oluyor. Bu yüzden de ben alttaki kelleşmiş “dalları” arada  bir makasla kesip temizliyorum. Bitkinin kendisini de yukarıda  anlattığım biçimde yeniliyorum birkaç yılda bir.
   Bu arada önemli bir not: “Nefrolepis”ler havadaki zararlı gazları  temizlemekle ünlüdür. Fakat son yıllarda Türkiye’de zavallı  aşkmerdivenleri korkunç şeylerle suçlanıyor – güya kanserojen etkileri  varmış ve sporları çok tehlikeliymiş. Tamamen haksız bir suçlama, ve  sanırım, kökeninde isim karışıklğı yatmaktadır. Eğreltiotugiller  familyasında 12 bin bitkiden fazla vardır. Ve bütün bunlar 4 gruba  ayrılır. Bazı gruplar da birbirinden bayağı farklıdır. Zehirli  “eğreltiotları” – Latincedeki familya ismi Dennstaedtiaceae, İngilizcede Brackens , Türkçede Kartal Eğreltisi  denir ve ormanlarda en yaygın eğreltiotu türü bunlardır. Onların  kanserojen etkisi araştırmacılar tarafından biliniyor. Fakat bunların  hiçbir türünü biz evde yetiştirmiyoruz! Ve evde yetiştirilmeleri de pek  kolay olmaz, sanırım. Bizim “aşkmerdiveni” ya da “fujer” dediğimiz  eğreltiotu türleri ise tamamen farklı bir grupta yer alıyor (Latince  ismi Lomariopsidaceae, bazen de Davalliaceae  grubuna dahil edilirler). Bunlar sıcak iklimlerin epifit ve yarı-epifit  bitkileridir, yani ağaç gövdelerinde ve kayalıklarda yaşarlar, kökleri  çoğunlukla havadan besinleri alırlar. Ve değil zehirli olmak,  formaldehit gibi havadaki zehirli gazları bile temizlemekle en fazla nam  salmış bitkilerden bir tanesidir.
   Aşağıdaki resimde, görüp de ilk bakıştan gür, sağlıklı görüntüsüne âşık olduğum bir aşkmerdiveni yer alıyor. Kendisi bir botanik bahçesinin serasında yaşıyormuş. Ona baktıkça benimkiler de öyle muhteşem olsa diye hayal kuruyorum. Kafamda da, bu hayale olabildiğince yaklaşmak var... 

 
