Son derece garip bir kitap, yazarın kullandığı dilden olsa gerek - sade, konuşurken nasıl bir dil kullanıyorsak, nasıl cümleler kuruyorsak, bazen birbirinden kopuk, öyledir... Çok sonradan bütün olayların Avustralya'da geçtiğini idrak etmişim, nedense bunu da çok garip bulmuşum... (Hani, genelde Amerika ya da İngiltere oluyor ya) Ne zamandır görüyordum kitapçı raflarında, kapaktaki büyük kırmızı HİÇ sözcüğü de ilgimi çekmişti. Ani bir kararla alıp okumaya başladım... Daha birinci sayfadaki olaydan beğendim kitabı...
Sıradan, gelecekten hiçbir beklentisi, hayata dair hiçbir plânı olmayan bir genç Ed Kennedy. Hayatın her günü aynı - taksicilik, aynı arkadaş grubuyla akşam buluşmaları, yüzeysel ama kimseyi rahatsız etmeyen ilişkiler, umutsuz, geleceği olmayan aşk ... Ama bir banka soygununda yaptığı düşüncesiz kahramanlık yüzünden bir süre sonra garip, rahatsız edici bir olay dizisine çekilmiş oluyor. Ve hayatı artık aynı, sıradan olmuyor... Hayata bakış açısı, arkadaşlarla ve annesiyle ilişkileri değişiyor...
Martin Zusak'ın Türkçeye çevrilmiş bir kitabı daha varmış - "Kitap Hırsızı". Konusu tamamen farklıymış, ama anladığım kadarıyla "Hiç"ten daha ilginç bile. Eh, gene kitapçıya yol göründü ;") ...
Martin Zusak'ın Türkçeye çevrilmiş bir kitabı daha varmış - "Kitap Hırsızı". Konusu tamamen farklıymış, ama anladığım kadarıyla "Hiç"ten daha ilginç bile. Eh, gene kitapçıya yol göründü ;") ...
merhaba. size mail gönderdim. müsait oldugunuzda bakabilir misiniz.
YanıtlaSilsanırım buraya uğramıyorsun artık, ama yinede bahsetmek istedim. kitap hırsızını okumassan çok şey kaybedersin, okumanı isterim
YanıtlaSil